23 Ağustos 2017 Çarşamba

Amasra




Son iki yıldır hep bir Doğu Karadeniz hayalimiz vardı, çok şükür sonunda gerçek oldu. 
Gelin görün ki onun öncesinde bir hafta sonu hadi Amasra'ya gidelim kararı tam bir sürpriz oldu.  Böylece Karadeniz sahil şeridininin neredeyse tamamını büyük ölçüde görmüş olduk.  (Samsun ve Sinop hariç) . 









Daha önce Amasra'ya bir kez, Safranbolu'ya da iki kez gittim. Gelin görün ki bu kadar küçük bölgelerin tam olarak hakkını verebildim mi, hayır! Bunun nedeni ise özellikle biz Ankaralılar için Amasra ve Safranbolu'nun çoğu zaman günübirlik turlara sıkıştırılmış olması.Evet bir çok yer görülebiliyor; ama içimden bir ses özellikle Safranbolu'yu tam anlamıyla yaşayabilmek için o konaklarda kalıp sabah o atmosferde uyanmak şart diyor. Aynı şey Amasra için de geçerli. 

Amasra ise küçük, şirin bir sahil kasabası.

Pansiyonlardan otellere çeşitli konaklama alternatifleri mevcut.
Özellikle yaz sezonunda plaja akın olması sebebiyle zaten tek bir büyük caddesi olan kasabada trafik tıkanıyor, araç park edecek yer bulamıyorsunuz. Ara sokaklarda  otoparka dönüştürülmüş okul bahçeleri imdadınıza yetişiyor neyse ki. Eğer denize girme planınız yoksa tatil sezonu dışındaki zamanları düşünebilirsiniz. 

Bu güzergahta seyahat edenler için iki rota var. Ya giderken Safranbolu üzerinden gidip Amasra'ya varmak ,ya da gidişte Bolu Yeniçağa üzerinden gidip Safranbolu'ya dönüşte uğramak.  


Yeniçağ üzerinden gitmeyi tercih ederseniz çok güzel dağ manzaraları izliyorsunuz ve aşçıların memleketi Mengen'den geçiyorsunuz. 







Biz iki seferde de iki farklı rotayı kullandık, farklı yerleri gördük güzel oldu. Fakat benim tavsiyem Safranbolu'ya girmeyecek olsanız bile Amasra için Safranbolu tarafından giden güzergahı kullanmanız, çünkü bu güzergahtan geçerken Aşıklar Yolu olarak da bilinen o muhteşem yoldan gidiyorsunuz uzun bir süre. Ağaçların gökyüzünü perdelediği böylesi bir yolda ilerlemek muhteşem bir his.



Böyle bir yoldan bahsediyorum. Ben hareket halindeki araçtan çektiğim için fotoğraf ancak bu kadar yansıtabildi, ama gerçeği hakkında fikir veriyordur diye düşünüyorum.


Biz önce Amasra'ya  gittiğimiz için Amasra'da yapılacaklar ile başlayayım. Safranbolu'yu da bir sonraki yazıda anlatacağım. 


1. Seyir Tepesi


İlk sıraya Seyir Tepesini yazdım; çünkü muhtemelen şehre girerken ilk gördüğünüz nokta orası olacak. Belki öncesinde Kuş Kayası Yol Anıtı'nda da fotoğraf molası vermiş olabilirsiniz. Turların genel programı bu şekilde oluyor .Anıtı da hemen ikinci sıraya yazıyorum.  


Arabayla veya otobüsle inerken aynı manzarayı görseniz de gözle görmek başka! İmkanınız varsa muhakkak Seyir Tepesi'nde bir 5 dakika da olsa mola verip şehre tepeden bakın. 






Bu noktada ayrıca alışveriş yapabileceğiniz yöresel ürünler bulunuyor.   Yine Kuş Kayası Yol Anıtına çıkılan noktada da 2 tane yöresel ürün satan tezgah var. 

2. Kuş Kayası Yol Anıtı


Peki nedir bu Kuş Kayası Yol Anıtı?

Özel aracınızla gidiyorsanız zaten Amasra yolunun üzerinde kalacak. Toplu taşıma ile de Amasra dolmuşları ile ulaşmak mümkün.  Anıt tepede olduğu için yol üzerinde çıkabileceğiniz merdiveni gösteren bir tabela var. O noktayı kaçırmamaya dikkat edin. 






Ormanın içine kurulmuş ahşap merdivenlerden tırmandığınızda sizi kayaya oyulmuş bir kartal ve Roma kıyafetleri ile resmedilmiş bir insan figürü bekliyor olacak.  








Bu anıt Anadolu'daki tek yol anıtıymış.  M.S. 41-54 tarihlerinde dönemin Pontus Valisi tarafından karayolu dinlenme noktası olarak yapılmış. Bu anlamda anıt belki de ilk mola tesisi:) 

                                    



Bu kitabenin çevirisi şu şekilde yapılmış. 

"Devletler arası barışın ve dostluğun anısına, imparator Cermanicus’un yüceliği için; Daha önce, İmparator Augustus tarafından ömür boyu Strategos ve iki defa da Legion komutanı atanan Senatoda ise Consul Gabinius Secundus ile Consul Taurus Statiliusun, kendisine bir ödül verilmesi konusundaki önerileri üzerine Devlet Hazinesinden gereken izni ve ödeneği alan Gaius Julius Aquilla, dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı.”

Anıta çıktığınız noktadan da böyle bir manzara görülebiliyor. 


Çıkış boyunca bolca kertenkele görmeniz mümkün. Bir de bize bu arkadaş eşlik etti. 



Bizim Gezenti Tosbik olma ihtimali yüksek:) 





3. Plajlar 


Amasra'nın hemen merkezinde plaj var denize girilebiliyor. Ya da biraz daha ileri Çakraz- Boğazköy tarafına da gidebilirsiniz denize girmek için.


4. Şehir Merkezi


Önce şuraya gideyim buraya gideyim diye düşünmeden öylesine gezinin. İşte böylesi bir turda bizim karşımıza çıkanlar. 











Bize her yer park. 

Çocuklu gezinin tek gezmekten ya da bebekle gezmekten farkı, çocuk da artık bir birey olduğu için kendi istekleri olması. Bebeği önünüze katıp gezebiliyorsunuz; ama iş 3 yaşında bir çocukla gezmeye gelince o zaman durum biraz farklılaşıyor. 

Bakınız: her gördüğü parka gitmek istemek! 

Bir de bu çocuğu eskiden parka zorla götürürdük. Şimdi  ise arka koltuktan sürekli şöyle sesler geliyor. "parkta oynamak istedim", " aa bakın bir park, baba geri git", "baba arabayı buraya park et biraz oynayayım". 

Türkiye'nin bütün illerinde hoppa yapmış olacak yakında :)






5. Garılar pazarı 


 Yerel ürünlerin, sebze meyvelerin satıldığı pazara uğrayıp yiyecek bir şeyler alabilirsiniz.


6. Tarihe karışın! 


Amasra küçük bir kasaba olsa da Amasra Müzesi, Amasra Kalesi başta olmak üzere gezilip görülecek çeşitli tarihli mekanlar var. Kasabanın sahil şeridi zaten bir anlamda kale hattı aynı zamanda.  Sahilden kaleye doğru yürüdüğünüzde Kemere Köprüsünden geçiyorsunuz. Bu köprü her daim kalabalık. Oturup manzara izleyenler, müzik yapan gençler ile keyifli bir durak.  Bunlara ek olarak;


7. Çay kahve molasının adresi, Ağlayan Ağaç!


Bence Amasra'nın olmazsa olmazı Ağlayan Ağaç bölgesinde çay içmek! Ağacın  özelliği sonbahar ve ilkbaharda emdiği nemi tekrar dışarı vurmasıymış. Artık  kuruduğu için bir özelliği yok deniyor; ama o yokuşu çıktıktan sonra göreceğiniz manzaraya karşı çay keyfi bir başka oluyor.  Kaleden geçtikten sonra dümdüz çıktığınız sokak sizi Ağlayan Ağaç'a götürecek. 




Olmazsa olmaz çay.  Tam kenardaki masaların hepsi dolu olduğu için bir arka sırada oturduk biz; manzara ve bardağı aynı anda fotoğraflayamadım; ama gördüğünüz manzara bu.  Tam karşıdaki ada Tavşan Adası.






Ayrıca yokuşu çıkarken geçeceğiniz sokaklarda da birbirinden güzel evlere rastlamanız mümkün.




Yol üzerinde görebileceğiniz bir evde bu şekilde öyle güzel tasarımlar var ki. Ev sahibi  neyi bulduysa saksı yapmış.  Bir de çeşitli hediyelik eşyalar, ev yapımı ürünler satan çeşit çeşit tezgaha rastlamanız mümkün. 




8. Çekiciler Çarşısı


Bir şehrin olmazsa olmazı çarşısı. Amasra'nın  el sanatlarını görebileceğiniz Çekiciler Çarşısını da muhakkak görmelisiniz.   Tabi her yerde standart yöresel hediyelik akımı olunca bazı yerlerin Japon Pazarından farkının kalmaması üzücü olsa da, bu çarşıdaki çoğu dükkanda örneğin Amasra Tel Kırması gibi yöresel el işi örneklerini de görebilirsiniz.







Yeme- İçme



Amasra'da yeme içme denilince akla gelen iki şey var.


1. Amasra Salatası




İçinde yok yok. Girdiğiniz her mekanda ısrarla isteyiniz. 


2.Canlı Balık Mustafa Amcanın Yeri


Burası Amasra ile özdeşleşmiş bir mekan. Gezerken görmemeniz imkansız zaten. 

Biz ilk seferde yer bulamadığımız için, bu gezimizde de balık istemediğimiz için gidemedik.
Yorumlarına Trip Advisor'dan bakabilirsiniz. Seveni de çok kızanı da.

 Bizim önerimiz ise  Karadeniz Pidesi!


Bizim Amasra'daki adresimiz ise çarşıda yer alan Karadeniz Pide.

İlk seferinde tesadüf gitmiştik, bu sefer de o bol tereyağlı Karadeniz Pidesinin peşinden gittik.

Amasra'dan hemen sonra da Karadeniz turuna gidip orada da çeşit çeşit pide yemenin vermiş olduğu birkaç kiloya dayanarak söyleyebilirim ki buranın pidesi gerçekten güzel! Karadeniz pidesinde ne kadar çok yağ akıyor o kadar makbul. Seyahat sitelerinde de oldukça popüler burası. Balık sevmeyenler alternatif olarak not edebilirler. 




Pide bekleyen gezenti tosbik :)





Fotoğrafta kuşbaşılı olsa da klasiği kıymalısı tabi ki. Biz birkaç çeşit denedik hepsi de güzeldi.  



  • Karadeniz sahilinin geneli, Amasra da dahil, Karadeniz turlarının popülerliğine rağmen  Ege sahilleri gibi aşırı pahalı değil. Hele ki bozkır Ankarasının yapay göletli parklarındaki cafelerde harcadığımız saçma sapan şeyleri düşününce  yeme içme fiyatları makul.
  • Yöresel ürün, ev yapımı reçel vb satılan yerlerin bazıları çok pahalı. Bir şey almak istediğiniz zaman muhakkak birkaç yere fiyat sorun. 

Bu da böyle hızlı bir Amasra gezisi oldu. Bir sonraki yazıda Safranbolu olacak, takipte kalın:) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder