5 Eylül 2017 Salı

Giresun Kalesi Ve Tirebolu'da Çay Molası



Karadeniz gezimizde Ordu Perşembe 'de 2 gece kaldıktan sonraki hedefimiz Trabzon'du. Ordu Trabzon arası 180 km, ortalama 2.5 saat sürüyor. Biz de yolda geçecek bu günün bir kısmını Giresun'a ayırmak istedik.


Sanırım Giresun'un makus talihi bu! Arada kalan ve küçük bir şehir olduğu için hep bir yol üstü durağı olmaya mahkum ediliyor. Halbuki kendi başına birkaç günü fazlasıyla hak ediyor! Açıkçası araştırma yaparken Giresun'da çok önemli görülen turistik yerlere rastlamadım. Hatta Ordu'dan hemen Trabzon'a geçme kararımızda da bu durumun etkisi oldu; ancak Giresun'da kaleye çıkarken hatırı sayılır miktarda kahverengi tabela gördük; ve keşke vaktimiz olsaydı da hepsini görebilseydik diye biraz hayıflandık.

Açık ve net şehirlerin tanıtımı belli projeler ve bu projelere dahil olan bloggerlar tarafından yapılıyor. Örneğin Ordu Valiliği yakın dönemde bazı blogglerları davet ederek çok güzel bir tanıtıma imza attı ve neticesinde Ordu artık Türkiye'de büyük ölçüde tanınıyor. Giresun'un da benzer bir çalışma yapması kesinlikle yerinde olacaktır.

Peki bizim gibi vakti kısıtlı olanlar ama yine de Giresun'u görmek isteyenler ne yapıyor, Giresun Kalesi'ne çıkıyor.  Hem kaleyi görüyor, hem de bu şahane manzaranın tadını çıkartıyor.




Giresun'da tepeden denizi ve şehri görebileceğiniz birkaç nokta var. Biri kale, biri millet bahçesi.
İkisinden de manzara enfes. Kale, Millet Bahçesinin biraz daha yukarısında olduğu için manzaraya  daha fazla hakim; ancak Millet Bahçesinin görülmeye değer tarihi bir kapısı var. Vaktiniz varsa ikisine de uğramanızı öneririm; zaten çok yakınlar.

Giresun Kalesi'nin tam bir fotoğrafı yok çünkü gezdiğiniz yer kalenin içi.  Kale tarihi bir yer tabi ki ama şu anki haliyle tam bir mesire yeri.  Tarihi bir yer geziyormuşsunuz hissini yaşadığınızı söylemek zor.  Hele ki kalabalık zamanında giderseniz tam bir curcuna olması muhtemel. Biz haftaiçi öğlen saatlerinde gittik ve sakindi.







Kale bölgesinde otopark var.  
Parkıyla, piknik alanlarıyla, mısırcısıyla, oyuncak satan tezgahları ile beni çocukluğuma götürdü.
Bir anda böyle piknik yerlerindeki parklarda oynadığım günleri anımsadığımdan olsa gerek çok sevdim burayı.


Bu alanda mangal yakılıyor maalesef. Şansımıza o gün mangal yakan yoktu, biz tam çıkarken birkaç tane denk geldi. Evet ben de pikniği ve mangalı çok seviyorum; ama keşke şu tarihi eserlerin ve doğal güzelliklerin içinde mangal olayı olmasa! Göl görmeye gidiyoruz, dumandan gölü göremiyoruz, kale görmeye gidiyoruz yine mangal kokusu...
Bir de biri yer bir bakar boyutu da var açıkçası. Sonuçta mangal yapılacak bir yere hazırlıklı gidiyorsunuz amacınız yemek yemek olduğu için. Turistik bir geziye giderken kimse mangal ve tavuk kanat taşımıyordur herhalde :) Bir anda mangal kokusu duyunca acıkabiliyorsunuz:)






Bunları boş verip kalenin tadını çıkarmaya bakalım.  Kaleyi gezerken manzara eminim nefesinizi kesecek.
Kalenin hemen girişindeki cafenin manzarası da bir o kadar güzel. 





Çay kahve , kahvaltı yemek her şey mevcut. 



Kaleden sonra Trabzon'a doğru yol almaya devam ediyoruz. 


Eee madem Tirebolu'dan geçiyoruz bir çay molası vermek zorunlu.

Tirebolu 42 Çay, Trabzon istikametinde ilerlerken sağda kalıyor, restoran kısmı, mescidi, çocuk oyun alanı olan kocaman bir yer. Tesisin arkası ise çay fabrikası. 




Bahçesinde bu güzel dekorda oturabilirsiniz.







Karadeniz turumuzdan dönüşte ise çay molasını Espiye'de yol üzerindeki bir çay bahçesinde verdik.
Şöyle bir kumsalda oturup cüzi fiyatlara bir şeyler yiyip içebilme diğer şehirlerde bulamadığımız çok büyük bir şans bence. 




Giresun'dan sonraki istikametimiz Trabzon'du. Trabzon yazısı için takipte kalın:) 
Karadeniz'de gezdiğimiz diğer yerler , Amasra ve Ordu için şehir isimlerinin üzerine tıklayabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder